Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun


Kanun Numarası: 5816
Kabul Tarihi: 25.07.1951
Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 31.07.1951
Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 7872
Madde 1– Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Atatürk’ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk’ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
Yukarda ki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.
Madde 2- Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır.
Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.
Madde 3- Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re`sen takibat yapılır.
Madde 4- Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 5- Bu kanunu Adalet Bakanı yürütür.-

Atatürk’ün Yazdığı Şiirler


Atatürk’ün yazdığı şiirler sayfamızda Atatürk’e ait toplam 5 adet şiir bulunmaktadır.
Atatürk büyük devlet adamlığının yanında, sanata ve sanatçıya verdiği değer ile de bilinmektedir. Sanatın her türlüsü ile yakından ilgilenmiş, resim, şiir ve güzel sanatlarla uğraşan insanları takdir etmiştir. Harbiye’de askeri öğrenci iken yazmaya başladığı şiirlerinden “Bir Askerin Mezarına” adlı şiiri vatan uğruna şehit düşmüş bir askeri anlatmaktadır. Atatürk yazdığı şiirlerde ağırlıklı olarak vatan ve millet duygularını ön plana çıkarmış, milli duygularını ve özlemlerini kağıda dökmüştür.
Atatürk’ün yazdığı şiirler
BİR ASKERİN MEZARINA
Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt
İle bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir
Asker yatıyor...
Onun hâbı istirahate çekildiği şu
Makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar dümü rizi mâtem oldular. İhtiyarlar
Nâle eylediler, çocuklar ağladılar.
Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
Mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak,
Olunmuştur. İşte orası o kahramanı muhteremin
Câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
Ona nâilini intizar olmuş!...
Mustafa Kemal
Harbiye talebesi iken yazmıştır.
HAKİKAT NEREDE? (OĞUZ OĞULLARI)
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz, Batıdan yine biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk, bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Dünya o zaman görecek hakikat nerede,
Hakikat nerede?
Mustafa Kemal
BEŞİKE HÂDİSESİ İÇİN
Çıkıyor gönüllere istimdadı
Sâmiamda vatanın feryâdı
Çıkıyor gönüllere istimdadı
Yaralı bir ananın evlâdı
Etmesin mi anaya imdadı?
Rumeli can veriyor yok mu ilaç.
Edelim sıhhatini istimzaç;
Etmeyelim kimseyi izaç?
Zırhlılar her yeri tehdit ediyor,
Makedonya bunu tes’it ediyor.
İnkırazı bize teyit ediyor.
Yemenin purişi malumu cihan
Ne için eyledi millet isyân?
Zulme ister mi bu yoldan burhan
Turuşkalar bile aldı meydan
Hani kânun-u adaâlet nerede?
Mülk-ü millette himâye saadet nerede?
Haricen mülk-ü himaye nerede?
Bizde evvelki şecaat nerede?
Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas
Eder elbette tahayyür ibraz
Vatanın feyzine kâdir olamaz
Yeniden fethine verseydi cevâz...
Yıldırım görse şu ahvâlimizi
Ateş kahrı yakar hâlimizi,
Af eder mi bizim efâlimizi,
Mahveder cumle-i emsâlimizi,
Ey büyük Fâtih’i İstanbul’un...
Bu revş olmadı mı makbulün
Sây ile toplanılan mahsulün
Berhava oldu fakat meçhulün...
Yazık oldu Vatana âh yazık...
Her ağızdan çıkıyor: Eyvâh yazık!..
Acısın bizlere, âh yazık!
Mustafa Kemal
Sinop 25 Kânunu Evvel 321 (1905)
HAYAT SERENADI
“Bir Fransız şairi hayatı şöyle tarif ediyor :
Hayat kısadır,
Biraz hayal,
Biraz aşk
Ve sonra Allahaısmarladık.
Diğeri de :
Hayat boştur.
Biraz kin,
Atatürk’ün Salih Bozok’a yazdığı mektuptan
KASİDEİ İSTİBDAT YAHUT KIRMIZI İZLER
Bir köhne kadit parçası, bir çehrei menhus,
Zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi,
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
Efkârı sakimane ile âleme karşı
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
Âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
Tırnaklarını aileler kalbine saplar;
Mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar,
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes-ü menfada süründük.
Ey gazii mecruhu vega dideye döndük.
Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail,
Ey enmilei sürbu cinayata delâil
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar,
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet.
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet,
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur,
Ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
Kâbusi hiyanetle vatan can çekişirken
Âtimizi dendanı harisin kemirirken
Bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
Hürriyetin enfası ile herkes uyandı.
Mustafa Kemal
ŞANLI ORDU GAZETESİ : 24 Kasım 1908-

Atatürk’ün Katıldığı Savaşlar


Gazi Mustafa Kemal Atatürk askerlik hayatı boyunca bir çok savaşta değişik cephelerde bulunmuştur.
Osmanlı Devleti Döneminde Trablusgarp, İkinci Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı’na; Ardından vatan topraklarının işgali üzerine Kurtuluş Savaşı’na katılarak düşman kuvvetlerine karşı bir çok başarı elde etmiştir.
Vatan topraklarının savunulması esnasında göstermiş olduğu başarılar neticesinde kendisine “Gazilik” ünvanı ve “Mareşallik” rütbesi verilmiş, bunların yanı sıra TBMM tarafından 2587 sayılı kanunla 24.11.1934 tarihinde Mustafa Kemal’e, “Türkün Atası” anlamına gelen “Atatürk” soyadı verilmiştir.
Atatürk’ün Katıldığı Savaşlar
Atatürk’ün Osmanlı Devleti Döneminde Katıldığı Savaşlar:
Trablusgarp Savaşı
İkinci Balkan Savaşı
Çanakkale Savaşı
Doğu (Kafkas) Cephesi
Suriye-Filistin Cephesi
Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı Döneminde Katıldığı Savaşlar:
Sakarya Savaşı
Büyük Taarruz-

Atatürk’e Verilen Kıdem Nişan Madalya ve Ünvanlar


ATATÜRK’ÜN ALDIĞI KIDEM NİŞAN MADALYA VE ÜNVANLAR
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamı boyunca, başarılarından dolayı almış olduğu kıdem, nişan, madalya ve ünvanlar onun dünya çapında askeri bir deha ve büyük bir devlet adamı olduğunun kanıtlarıdır.
Atatürk’ün aldığı kıdem zamları
- 6 Kasım 1913’de iki yıllık kıdem zammı
- 29 Ekim 1914’de iki yıllık kıdem zammı
- 25 Mart 1916’da iki yıllık kıdem zammı
- 1 Nisan 1916’da iki yıllık kıdem zammı
- 23 Aralık 1917’de iki yıllık kıdem zammı
Atatürk’ün aldığı nişan, madalya ve ünvanlar
- 25 Ocak 1908’de 5. dereceden “MECİDİ NİŞAN” (Abdülmecit zamanında çıkartılmış bir nişan) ile onurlandırıldı.
- 12 Mart 1913’de Fransız Hükümeti tarafından “şövalye” derecesi olan “LEJYON DONÖR NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 6 Aralık 1913’de 4. dereceden “OSMANİ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 17 Ocak 1915’de “ALTIN LİYAKAT MADALYASI” aldı.
- 1 Şubat 1915’de 4. dereceden “OSMANİ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 15 Temmuz 1915’de “HARB MADALYASI” ile onurlandırıldı.
- 1 Eylül 1915’de “GÜMÜŞ LİYAKAT- GÜMÜŞ İMTİYAZ MADALYALARI” ile onurlandırıldı.
- 9 Mayıs 1916’da Avusturya ve Macaristan Hükümeti tarafından “HARB NİŞANI” ile birlikte “KRUVA ve MERİT NİŞANI” nın 3. derecesiyle onurlandırıldı.
- 12 Aralık 1916’da 2. dereceden “MECİDÎ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 17 Şubat 1917’de Alman imparatoru tarafından 1. dereceden “KILIÇLI PRUSYA KORDONU NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 1 Nisan 1917’de 2. dereceden “OSMANÎ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 9 Eylül 919’da Avusturya ve Macaristan Hükümeti tarafından 2. dereceden “HARB ALÂMETİ MERİT ASKERİ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 23 Eylül 1919’da 1. dereceden “KILIÇLI MEClDÎ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 29 Aralık 1917’de yine 1. dereceden “KILIÇLI MECÎDÎ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 19 Eylül 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından “GAZİ ve MAREŞALLIK” ünvanları ile onurlandırıldı.
- 27 Mart 1923’de Afganistan Kralı tarafından “LİMER-Î ÂLÂ NİŞANI” ile onurlandırıldı.
- 24 Kasım 1923’de kırmızı ve yeşil kurdelah “İSTİKLÂL MADALYASI” yla onurlandırıldı.
- 24 Kasım 1934’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından TÜRKLÜĞÜN EN BÜYÜK SiMGESi Olan “ATATÜRK” soyadıyla onurlandırıldı.-

Atatürk’ün Kronolojisi


Atatürk Kronolojisi
Atatürk’ün tarih sıralamasına göre kronolojik hayatı.
Atatürk’ün doğumundan Atatürk’ün cenazesinin Anıtkabir’e nakledilmesine kadar geçen sürenin kronolojik sıralaması.
1881 Selanik’te dünyaya geldi.
1893 Askeri Rüştiye’ye girdi ve Kemal adını aldı.
1895 Selanik Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi’ne girdi.
13 Mart 1899 İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi.
1902 Harp Akademisi’ne girdi ve burada gazete çıkardı.
11 Ocak 1905 Harp Akademisi’ni Yüzbaşı olarak bitirdi, Şam’a 5. Ordu’nun 30. Süvari Alayı’nda staj yapmak için atandı.
Ekim 1906 Şam’da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Şam’da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu.
23 Temmuz 1908 Meşrutiyet’in ilan edilmesi için çalışmaları.
31 Mart 1909 31 Mart ihtilalinde Hareket Ordusu Kurmay Subayı olarak çalıştı.
13 Eylül 1911 Mustafa Kemal, İstanbul’a Genelkurmay’a naklen atandı.
27 Kasım 1911 Mustafa Kemal, Binbaşılığa yükseldi.
9 Ocak 1912 Mustafa Kemal, Trablusgarp’ta Tobruk saldırısını yönetti.
27 Ekim 1913 Mustafa Kemal, Sofya Ateşemiliterliği’ne atandı.
1 Mart 1914 Mustafa Kemal, Yarbaylığa yükseltildi.
2 Şubat 1915 Mustafa Kemal, Tekirdağı’nda 19. Tümeni kurdu.
25 Şubat 1915 Mustafa Kemal’in Maydos’a gidişi.
25 Nisan 1915 Mustafa Kemal, Arıburnu’nda İtilaf Devletleri’ne karşı koydu.
1 Haziran 1915 Mustafa Kemal’in Albaylığa yükselişi.
9 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığı’na atandı.
10 Ağustos 1915 Mustafa Kemal, Anafartalar’dan düşmanı geri attı.
1 Nisan 1916 Mustafa Kemal’in Tuğgeneralliğe yükselişi.
6 Ağustos 1916 Mustafa Kemal, Bitlis ve Muş’u düşman elinden kurtardı.
20 Eylül 1917 Mustafa Kemal, memleketin ve ordunun durumunu açıklayan raporunu yazdı.
Ekim 1917 Mustafa Kemal, İstanbul’a döndü.
26 Ekim 1918 Mustafa Kemal, Halep’in kuzeyinde bugünkü sınırlarımız üzerinde düşman saldırılarını durdurdu.
30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nin imzalanması.
31 Ekim 1918 Mustafa Kemal’in Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’na atanması.
13 Kasım 1918 Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’nın kaldırılması ve Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönüşü.
30 Nisan 1919 Mustafa Kemal’in Erzurum’da bulunan 9. Ordu Müfettişliği’ne atanması.
15 Mayıs 1919 İzmir’e Yunan’lıların asker çıkarması.
16 Mayıs 1919 Mustafa Kemal, Bandırma vapuruyla İstanbul’dan ayrıldı.
19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal, Samsun’a çıktı.
15 Haziran 1919 Mustafa Kemal, 3. Ordu Müfettişi ünvanını aldı.
21 Haziran 1919 Mustafa Kemal, Ulusal Güçleri Sivas Kongresi’ne çağırdı.
8-9 Temmuz 1919 Mustafa Kemal, askerlikten çekildi. (Saat: 20:50)
23 Temmuz 1919 Mustafa Kemal’in başkanlığı altında Erzurum Kongresi’nin toplanması ve bir Temsil Kurulu seçerek dağılması (7 Ağustos 1919).
4 Eylül 1919 Mustafa Kemal’in başkanlığı altında Sivas Kongresi’nin toplanması ve 11 Eylül’de sona ermesi.
11 Eylül 1919 Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Cemiyeti Heyet Temsiliyesi Başkanlığı’na saçildi.
22 Ekim 1919 Amasya Protokolü’nün imzalanması.
7 Kasım 1919 Mustafa Kemal, Erzurum’dan milletvekili seçildi.
27 Aralık 1919 Mustafa Kemal, Heyeti Temsiliye’yle birlikte Ankara’ya geldi.
20 Mart 1920 İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından ele geçirilmesi, Mustafa Kemal’in protestosu, Ankara’da yeni bir Millet Meclisi toplama girişimi.
18 Mart 1920 İstanbul’da Meclis-i Mebusan’ın son toplantısı.
19 Mart 1920 Mustafa Kemal tarafından Ankara’da üstün yetkiyi taşıyan bir Millet Meclisi toplanması hakkında illere duyuruda bulunulması.
23 Nisan 1920 Mustafa Kemal, Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açtı.
24 Nisan 1920 Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi Başkanı seçildi.
5 Mayıs 1920 Mustafa Kemal’in başkanlığında ilk Hükümetin toplantısı.
11 Mayıs 1920 Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından ölüm cezasına çarptırıldı.
24 Mayıs 1920 Mustafa Kemal’in cezası Padişah tarafından onaylandı.
10 Ağustos 1920 Osmanlı İmparatorluğu delegeleriyle İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması’nın imzalanması.
9-10 Ocak 1920 Birinci İnönü Savaşı.
20 Ocak 1921 İlk Teşkilat-ı Esasiye (Anayasa) Kanunu’nun esas maddelerinin kabulü.
30 Mart-1 Nisan 1921 İkinci İnönü Savaşı.
10 Mayıs 1921 Mustafa Kemal tarafından Büyük Millet Meclisi’nde Anadola ve Rumeli Müdafaai Hukuk Grubu’nun kurulması ve Mustafa Kemal’in Grup Başkanlığı’na seçilmesi.
5 Ağustos 1921 Mustafa Kemal’e Başkumandanlık görevinin verilmesi.
22 Ağustos 1921 Mustafa Kemal’in yönetiminde Sakarya Meydan Savaşı’nın başlaması.
13 Eylül 1921 Sakarya Meydan Savaşı’nın kazanılması.
19 Eylül 1921 Mustafa Kemal’e Mareşallik rütbesinin verilmesi ve Mustafa Kemal’in Gazi ünvanını alması.
26 Ağustos 1922 Gazi Mustafa Kemal’in Kocatepe’den Büyük Taarruz’u yönetmesi.
30 Ağustos 1922 Gazi Mustafa Kemal’in Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Savaşı’nı kazanması.
1 Eylül 1922 Gazi Mustafa Kemal’in: “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, İleri !” emrini vermesi.
9 Eylül 1922 Türk Ordusu’nun İzmir’e girmesi.
10 Eylül 1922 Gazi Mustafa Kemal’in İzmir’e gelişi.
11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesi’nin imzalanması.
1 Kasım 1922 Gazi Mustafa Kemal’in önerisi üzerine saltanatın kaldırılması.
17 Kasım 1922 Vahdettin’in bir İngiliz harp gemisiyle İstanbul’dan kaçması.
29 Ocak 1923 Gazi Mustafa Kemal’in Latife Hanım’la evlenmesi.
24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın imzalanması.
9 Ağustos 1923 Gazi Mustafa Kemal’in Halk Fırkası’nı kurması.
11 Ağustos 1923 Gazi Mustafa Kemal’in 2. Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na seçilmesi.
29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in ilan edilmesi.
29 Ekim 1923 Gazi Mustafa Kemal’in ilk Cumhurbaşkanı olması.
1 Mart 1924 Gazi Mustafa Kemal’in Büyük Millet Meclisi’nde Halifeliği kaldırması ve öğretimin birleştirilmesi hakkında açış nutkunu söylemesi.
3 Mart 1924 Hilafetin kaldırılması, öğrenimin birleştirilmesi, Şer’iye Evkaf Vekaletiyle (Bakanlığıyla), Erkanı Harbiye-i Umumiye Vekaleti’nin kaldırılması hakkındaki yasaların Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilmesi.
20 Nisan 1924 Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye (Anayasa) Kanunu’nun kabul edilmesi.
17 Şubat 1925 Aşarın kaldırılması.
24 Ağustos 1925 Gazi Mustafa Kemal’in ilk defa Kastamonu’da şapka giymesi.
25 Kasım 1925 Şapka Kanunu’nun Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesi.
30 Kasım 1925 Tekkelerin kapatılması hakkındaki kanunun kabulü.
26 Aralık 1925 Uluslararası takvim ve saatin kabulü.
17 Şubat 1926 Türk Medeni Kanunu’nun kabulü.
1 Temmuz 1927 Gazi Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk kez İstanbul’a gitmesi.
15-20 Ekim 1927 Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet Halk Partisi 2. Kurultayı’nda tarihi Büyük Nutku’nu söylemesi.
1 Kasım 1927 Gazi Mustafa Kemal’in 2. Kez Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi.
9 Ağustos 1928 Gazi Mustafa Kemal’in Sarayburnu’nda Türk harfleri hakkındaki nutkunu söylemesi.
3 Kasım 1928 Türk Harfleri Kanunu’nun Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesi.
15 Nisan 1931 Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumu’nun kurulması.
4 Mayıs 1931 Gazi Mustafa Kemal’in 3.kez Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi.
12 Temmuz 1932 Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu’nun kurulması.
29 Ekim 1933 Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’in 10. Yıldönümünde tarihi nutkunu söylemesi.
24 Kasım 1934 Gazi Mustafa Kemal’e Büyük Millet Meclisi tarafından ATATÜRK soyadının verilmesi kanununun kabul edilmesi.
1 Mart 1935 Atatürk’ün 4. kez Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesi.
1 Mayıs 1937 Atatürk’ün çiftliklerini Hazine’ye ve taşınamaz mallarını da Ankara Belediyesi’ne bağışlaması.
31 Mart 1938 Atatürk’ün hastalığı hakkında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin ilk resmi duyurusu.
15 Eylül 1938 Atatürk’ün vasiyetnamesini yazması.
16 Ekim 1938 Atatürk’ün hastalık durumu hakkında günlük resmi duyuruların yayınına başlanması.
10 Kasım 1938 Atatürk’ün ölümü (Perşembe, saat: 09.05).
11 Kasım 1938 İstanbul Şehir Meclisi’nin olağanüstü toplantı yapması. Saraydaki Cumhurbaşkanlığı forsunun indirilerek yerine yarıya kadar indirilmiş Türk Bayrağı’nın çekilmesi.
12 Kasım 1938 Atatürk’ün ölümü dolayısıyla, Yüksek Öğretim gençliğinin Üniversite Konferans Salonu’nda toplanması.
13 Kasım 1938 Gençliğin Taksim Cumhuriyet Anıtı önünde toplanarak Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i koruyacaklarına ant içmeleri.
14 Kasım 1938 Büyük Millet Meclisi çok hazin bir toplantı yaptı.
15 Kasım 1938 Hükümet Atatürk’ün Ankara’da ebedi istirahat yerine konulacağı 21 Kasım 1938 tarihini ulusal yas günü olarak duyurdu.
16 Kasım 1938 İstanbul’lular Atatürk’ün Dolmabahçe Sarayı’ndaki katafalkı önünde sabahın ilk saatlerinden gecenin son saatlerine kadar saygı ve üzüntü içinde son görevlerini yaptılar.
19 Kasım 1938 Büyük bir törenle, Atatürk’ün Dolmabahçe’den alınan cenazesi, önce Sarayburnu’na, oradan Zafer torpidosuyla Yavuz zırhlısına götürüldü. Yavuz zırhlısıyla İzmit’e kadar götürülen tabut, oradan Ankara’ya yolcu edildi.
20 Kasım 1938 Atatürk’ün sevgili naşı Ankara’ya ulaştı ve Ankara’da Büyük Millet Meclisi önündeki katafalka konuldu. Ankara’lılar da son görevlerini saygıyla yaptılar.
21 Kasım 1938 Atatürk’ün cenazesinin Etnoğrafya Müzesi’ndeki Geçici Kabre konulması.
25 Kasım 1938 Atatürk’ün vasiyetnamesinin açılması.
4 Kasım 1953 Atatürk’ün geçici kabrinin açılması.
10 Kasım 1953 Atatürk’ün cenazesinin Anıtkabir’e nakledilmesi.-

Atatürk’ün Kişisel Özellikleri


Atatürk’ün kişisel özellikleri: Atatürk, vatan ve millet sevdalısı büyük bir vatan sever, tüm dünyada takdirle karşılanmış bir lider, savaş alanlarında vermiş olduğu taktiklerle bir savaşın kaderini değiştirecek kadar askeri bir deha olduğu gibi, her zaman doğruyu söylemekten çekinmeyen, sabırlı, ileri görüşlü, eğitimciliği ve yöneticiliği çok iyi bilen, disiplinli bir insandı.
Vatan severliği: Milli mücadele ve öncesinde ülkesi için her şeyini feda etmiş bir vatan aşığı, cepheden cepheye koşarak destansı zaferlerin kahramanı olmuş eşsiz bir askerdi.
Hakikati arama gücü: Hakikatı yani gerçeği aramada asla kulaktan dolma bilgilere inanmaz, aklın ve bilimin kabul ettiği şeyleri savunurdu. “Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.” derdi. Bilime büyük önem verir, hurafeci yaklaşımları asla kabul etmezdi.
İdealistliği: Kurtuluş Savaşı sonrası her yönden geride olan bir milleti, dünya devletleri ile yarışır bir seviyeye getirebilmek için, ülkesini hep ileriye götürecek atılımların ve yeniliklerin yapılmasında büyük çaba sarf etmesi ile her şeyin en güzelini hedeflemiştir.
Sabırlı oluşu: Atatürk, bir şeye karar vermeden önce hiçbir zaman acele etmez, yeri ve zamanı geldiği zaman hareket ederek sabırlı olduğunu gösterirdi.
Açık sözlülüğü: Atatürk her zaman açık sözlü olmayı tercih ederdi. Doğruyu söylemekten asla çekinmezdi. Bunu da şu sözüyle kendisi doğrulamaktadır. “Ben düşündüklerimi daima halkın önünde söylemeliyim, yanlışım varsa halk beni tekzip eder”
İleri görüşlülüğü: Çanakkale savaşları sırasında düşmanın nereden çıkarma yapabileceğini düşünerek orduya o yönde tedbir aldırması ile adeta savaşın kaybedilebileceği bir anda kazanılmasına sebep olmuştur.
Disiplinli oluşu: Alınacak karalar öncesinde konuyu en ince ayrıntılarına kadar inceler, araştırmalar yapar ve tartışırdı. En sonunda da disiplinli bir şekilde izlemiş olduğu bu yolun sonunda kesin kararını vererek öyle hareket ederdi.
Dindarlığı: Atatürk, Allah’a, Peygambere ve Kuran’a en samimi duygularla inanan ve Türk milletine de dini en güzel, samimi ve doğru bir şekilde yaşamayı tavsiye eden büyük bir liderdi. Bunu, 7 Şubat 1923 tarihinde, Balıkesir’deki Paşa Camii’nde verdiği hutbede kendisini dinleyenlere İslam’ın yüceliğini şöyle açıklayarak ispatlamış olmaktadır: “Ey millet, Allah birdir, şanı büyüktür. Allah’ın selameti, sevgisi üzerinize olsun. Peygamberimiz Efendimiz Hazretleri Allah tarafından insanlara dini gerçekleri duyurmaya memur ve elçi seçilmiştir. Bunun temel esası, hepimizce bilinmektedir ki, Yüce Kuran’daki anlamı açık olan ayetlerdir. İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. En mükemmel dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor ve uygun düşüyor.” (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, cilt 2, S.93)
Mantıklı oluşu: Atatürk, devlet işlerinde her zaman mantıklı ve şuurlu hareket etmiş, aklın kabul etmeyeceği maceracı işlere hiçbir zaman atılmamıştır. Aklın ilmin ve mantığın kabul ettiği şeyleri savunmuş “Bizim akıl ,mantık ve zekâ ile hareket etmek en belirgin özelliğimizdir” diyerek devlet ve millet menfaatlerini ilgilendiren konularda mantıklı hareket edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Eğitimciliği: Türk toplumunda harf devrimi yaparak başlattığı eğitim alanındaki yenilikleri ile eğitim ve öğretime büyük önem vermiştir. Bir çok konuda yol gösterici
olarak kitaplar yazmış, eğitim çalışmalarına bizzat katılarak “Başöğretmen” ünvanını almıştır.
Yöneticiliği (Liderlik özelliği): Askerlik hayatında olduğu gibi devlet idaresindeki yönetiminde de kararlı, ne yaptığını bilen, vereceği emirlerin uygulanıp uygulanmadığını sürekli kontrol eden, verdiği kararların uygulanmasını sağlayan, yöneticilik (liderlik) vasıflarının en güzel örneklerini tavır ve konuşmaları ile üzerinde taşıyan bir kişilikti.-

Atatürk’ün Sevdiği Şarkı ve Türküler


Türk musikisine büyük önem veren Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türküler:
Çanakkale İçinde
Atladım Bahçene Girdim
Dağlar Dağlar Viran Dağlar
Alişimin Kaşları Kara
Cana Rakibi Handan Edersin
Kırmızı Gülün Alı Var
Köşküm Var Deryaya Karşı
Sarı Zeybek
Mani Oluyor Halimi Takrire Hicabım
Şahane Gözler Şahane
Yanık Ömer
Vardar Ovası
Sobalarında Guru da Meşe Yanıyor Efem
Çökertmeden Çıktımda Halilim
Mehrali Bey Ağıtı
Ata Barı
Mızıka Çalındı Düğünmü Sandın
Köroğlu Solağı
Kışlalar Doldu Bugün-

Atatürk’ün Vasiyeti


Atatürk’ün kendi el yazısı ile hazırlamış olduğu vasiyetnamesi 28 Kasım 1938 günü Ankara 3. Sulh Hakimliği’nde açıldı.
Atatürk’ün Vasiyeti
“Malik olduğum bütün nukut (para) ve hisse senetleriyle Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi Cumhuriyet Halk Partisi’ne atideki şartlara, terk ve vasiyet ediyorum:
1. Nukut ve hisse senetleri, şimdiki gibi, İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır.
2. Her seneki gibi nemadan, nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça, yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda bin, Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nebile’ye şimdiki yüzer lira verilecektir.
3. Sabiha Gökçen’e bir ev de alınabilecek, ayrıca para verilecektir.
4. Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5. İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6. Her sene nemadan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”
K.Atatürk-

Türk Basınında Atatürk


Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayata veda edişi çok büyük bir üzüntüye sebep olmuştur. Halk onun için günlerce göz yaşı dökmüş, ona olan saygısını her daim göstermiştir. Atatürk’ün aralarından ayrılışı demek ondan tamamen kopmak demek değildi. O’nun izinden gitmek, bıraktığı cumhuriyete sahip çıkmak ve onu daha iyi anlamakta tıpkı Ata’yı görmek gibiydi.
Atatürk’ün ardından yerli basınımızda çıkan, dönemin önemli ve tanınmış kişilerine ait bazı söylemler aslında Türk halkının hislerine de tercüman olmaktadır.
“Eşsiz kahraman Atatürk, vatan sana minnettardır.” İsmet İnönü Cumhurbaşkanı
“Çoktan, pek çoktan beri bu millet bir oğlunun kişiliğinde, böylesine kendini bulmamıştı.” Yahya Kemal Beyatlı
“Atatürk, dinamik bir ruha sahiptir. O’na tutunan insan olduğu yerde kalmaz. Atatürk, geliştirici ve genişletici bir düşünceye sahiptir. O’nun arkasından gidenler geride kalmaz.” Cemal Gürsel
“Atatürk düşünceleriyle bitmeyen insandır.” Orhan Seyfi Orhon
“Gerçeğe giden bütün yollar O’nda birleşiyor. O’nda tamamlanıyoruz. O’na sırtını çeviren düşünce bizden değildir.” Cahit Tanrıyol
“O’na “Ordu yok” dediler “Yapılır” dedi; “para yok” dediler. “Bulunur” dedi; “Düşman çok” dediler, “Yenilir!” dedi ve bütün dedikleri oldu.” İ.Habib Sevük-

Atatürk İçin Ne Dediler


Atatürk’ün vefatı Türk halkında çok büyük bir üzüntüye neden olduğu gibi, dünya çapında da geniş yankılar uyandırmıştır. Atatürk’ün vefatı üzerine bir çok devlet adamı ondan övgüyle bahsederek, tüm dünya liderleri arasında örnek bir kişilik olduğunu vurgulamışlardır. Dönemin önemli devlet adamları, siyasetçileri, yazarları, tanınmış kişileri ve basın organları Atatürk’ten övgüyle bahsetmişler ve dünya liderleri arasında büyük bir kayıp olduğu fikrinde birleşmişlerdir.
Atatürk’ün vefatı üzerine, dünya liderlerinin Atatürk hakkında söylemiş oldukları sözler ve yabancı basın organlarında yazılmış olan bazı yazılar;
“Atatürk’ün ölümü yalnız Türk Milleti için değil, onun örneğine çok muhtaç olan bütün Doğu milletleri için en büyük kayıptır.” (ELEYYAM Gazetesi, Şam-1938)
“Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir. Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.” (Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933)
“Bir insana ölümünden sonra bu derece sevgi ve yas gösterileri yapılması milletler tarihinde az görülen şeylerdendir.” (ATHİNAİKA, Atina, 12 Kasım 1938)
“Sakarya Savaşı, Sakarya Zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar, kendi kendime diyordum: Acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemez miyim, onun ruhuna kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?” (Habib BURGİBA, Tunus Devlet Başkanı, 1965)
“Atatürk, tarihin her devresi için, insanlığın bir mucizesidir.” (Suriye)
“Atatürk, dünya üzerinde yeni bir devir açmış bir insandır. Ben, O’nun Türk kadınlarına hak vererek ve bir ülkede anayı, yakışır olduğu yüceliğe eriştirerek Batı’ya ders verdiğini nasıl unuturum.” (Uluslararası Kadınlar Birliği Delegesi, Prenses Aleksandrina)
“Romanya’da Atatürk’ün ölüm haberi geldiği gün, bütün okullarda dersler tatil edildi.” (Romanya-Rador Ajansı: Bükreş)
“Milletimiz, en büyük Türk’ün karşısında kederli bir saygı ile eğilmektedir.” (Romanya)
“Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz O’na yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.” (Arriba Gazetesi, Portekiz, 1938)
“O, Türkiye’yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk’ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hind Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?” (Muhammet Ali Cinnah-Kaidiâzam, Pakistan Cumhurbaşkanı, 1954)
“Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O’nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.” (İkbal, Pakistan Millî Şairi)
“Atatürk’ün yaptıkları insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı.” (El-Mısri Gazetesi, Mısır, 11 Kasım 1938)
“Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.” (An Nahar, Beyrut)
“Yüzyıldanberi Küçük Asya’nın çıkardığı en büyük lider.” (The Japan Chronicle, Kobe)
“Türkler, Atatürk’ü olağanüstü bir tutkunlukla seviyorlar. Bursa’ya giderken trende rast geldiğim bir çocuğa İstanbul veya Ankara’dan hangisini sevdiğini sordum. Çocuk Ankara’yı sevdiğini söyledi. Nedenini sorduğumda: ‘Ankara’da Atatürk bulunduğu için..’ cevabını verdi.” (Mısır, El Bela Gazetesi)
“Hayatının sonuna kadar milletinin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.” (Comte Carlo Sforza, İtalya Eski Dışişleri Bakanı)
“Atatürk`ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetti.” (Gazeta Del Popolo Gazetesi, İtalya, 11 Kasım 1938)
“Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.” (Ben Gurion, İsrail Başbakanı, 1963)
“Atatürk, askeri dehâ ile devlet adamı filozof dehâsını toplamıştır.” (İspanya)
“İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk’ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar.” (Tahran Gazetesi, İran, 1939)
“Bugün Türkiye, büyük ve yeni bir memlekettir. Ve savaş sonrasının dehşet, sefalet ve bitkinliğinden çıkmış olan bu yeni Türkiye, Atatürk’ün dimağında vücut bulmuştu. O, bu Türkiye’yi kendi elleriyle dünyaya getirdi.” (Dela Mail Gazetesi)
“Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte, gerçekten eşi olmayan bir olaydır.” (İngiliz, Daily Telgraph Gazetesi)
“Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir.” (National Tidence Gazetesi, Danimarka, 11 Kasım 1938)
“Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal’i mutlaka kıskanırdı.” (Tchang Yang Yee Pan Gazetesi, Çin, 1958)
“Atatürk, bütün Asya kıtasının Ata’sıdır.” (Çin)
“Biz Çinliler, hepimiz bu yasa katılıyoruz. Zira büyük bir milletin, çok sevilen Büyük Ata’sının ölümü, yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmaktadır.” (Çin Basını)
“Hiç bir ülke, Atatürk’ün Türkiye’sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye’sinin tarihi Mustafa Kemal’in tarihidir.” (Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)
“Türkiye’nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir. Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk’tür.” (Libre Belgique Gazetesi)
“Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez. Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını ‘hayır’ diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.” (Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)
“Benim üzüntüm iki türlüdür; önce böyle büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.” (Franklin ROOSEVELT, A.B.D. Başkanı)-